Öğrenme stilleri kavramı ilk defa Amerika’da Prof. Dr. Rita Dunn tarafından 1960’lı yıllarda ortaya atıldı. Öğrenme stilleri, herkesin en iyi öğrendiği yolu bulup o yolu açmak ve o yolda ilerlemesini sağlamak için kullandığı yöntemlerin bütünü olarak tanımlanabilir. Öğrenme stilleri ile olarak şu anda 300 üniversitede yapılan 800’ü aşkın araştırma bulunmaktadır. Prof. Dr. Rita Dunn halen St. John’s Üniversitesi Eğitim Yönetim Bölümü Başkanlığı ve Öğrenme Stilleri Merkezi Direktörlüğü görevlerini sürdürmektedir.
Prof. Dr. Rita Dunn’ın yaklaşık 40 yıl önce eğitimsel açıdan dezavantajlı çocukların başarısını artırmak amacıyla başladığı araştırmalar, bugün dünyada en çok araştırılan ve uygulanan Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modelinin temellerini oluşturur. "Herkes öğrenebilir." ilkesinden hareket eden Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modeli, eğitimcilere, öğrencilere, anne-babalara kapsamlı ve uygulanabilir bilgiler sunmaktadır. Prof. Dr. Rita Dunn, alandaki araştırmaları ve zengin deneyimleri sonucu elde ettiği bilgileri sizlerle paylaşıyor:
"Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modeli ile ilgili yapılan araştırmalar önceki eğitimsel hareketler ile ilgili yapılan araştırmalardan çok daha kapsamlı ve zengin içeriğe sahiptir. 1992’de başlayan ve 70’den fazla kurumda anaokulundan üniversiteye kadar farklı yeterlilik gruplarındaki (üstün, ortalama, başarısız, risk grubunda, özel eğitime ihtiyaç duyan) öğrenciler ile gerçekleştirilen zengin araştırma; öğrenciler arasındaki öğrenmedeki kişisel farklılıkları doğruluyor."
"Öğrenme stilleri üzerine yapılan araştırmalar aynı aileden bir çocuğun okulda başarılı olurken neden bir diğerinin başarılı olamadığını açıklıyor. Bu araştırmalar; aynı kültür, toplum, meslek ve sosyo-ekonomik grubun üyeleri arasındaki farklılığı kanıtlamanın yanı sıra gruplar arasındaki benzerlik ve farklıklıları da açığa çıkarıyor. Erkeklerle kızların öğrenme stilleri açısından nasıl farklı olduğunu, iyi okuyabilen çocuklarla okuyamayanların stillerinin farklılığını gösteriyor."
"Yapılan araştırmalar, geleneksel okul sisteminin sadece belli öğrencilere başarı getirdiğini ve bazılarının ise başarılı olmasını engellediğini göstermektedir. Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modeli eğitimciler için öğrencilerin stillerine uygun öğretme metotları ve öğrenciler için güçlü yanlarından yaralanarak nasıl öğrenebilecekleri konusunda da bilgi sağlıyor."
"Herkesin güçlü yanları vardır. Ancak ebeveynlerin güçlü yanları; genellikle birbirlerinden, çocuklarından ve de kendi anne babalarından farklıdır. Bunun sonucu olarak da genellikle anne-babalar birbirlerinden ve çocuklarından farklı öğrenirler. Yaygın ve ne yazık ki yanlış bir anne-baba tutumu ise anne-babaların çocuklarına kendileri öğrenci iken nasıl çalışıyorlarsa o şekilde çalışmaları ve ödev yapmaları konusunda ısrar etmeleridir. Bunun ise ailedeki bazı çocuklar için etkili olmayacağı açıktır."
"Bir çocuk hasta olduğunda uzman bir doktor vücudun sadece şikâyet edilen kısmını incelemekle kalmaz; boğazına bakar, göğsünü dinler. Profesyonellik soruna nelerin neden olduğunu bulmayı gerektirir. Doktor yalnızca belirtilerle meşgul olmaz; nedenlerini bulmaya çalışır. Bu durum öğrenme stili için de böyledir. Kişinin öğrenme stili; birçok biyolojik ve yaşantısal olarak taşıdığı, öğrenmeyi etkileyen, kendine has özelliklerin bir kombinasyonudur."
"Güvenirliliği ve geçerliliği olmayan bir ölçme aracı ile güvenilir ve geçerli bir bilgi elde etmek imkânsızdır. Öğrenme stilleri ile ilgili araştırmalarda en çok kullanılan, güvenirliliği ve geçerliliği en yüksek ölçme aracı Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Envanteridir."
"Analitik ve global öğrencilerin çevresel ve fizyolojik ihtiyaçları farklıdır. Birçok analitik öğrenci sessiz, iyi ışıklandırılmış ortamda ve masada çalışmayı tercih eder; üzerinde çalıştığı işi bitirmek için yoğun bir ihtiyaç duyar, çalışırken nadiren yer içer. Analitik öğrencilerin tam tersine Global öğrenciler; ses olduğunda daha iyi konsantre olur, hafif ışık ve rahat oturma ortamını tercih eder, genellikle çalışırken bir şeyler atıştırırlar. Çalışırken sık sık ara verir ve aynı anda birden fazla işle uğraşabilirler; bir çalışmaya başlarlar, daha sonra başka bir çalışmayla devam edip sonunda tekrar en baştaki görevlerine dönerler."
"Hiçbir öğrenme stili diğerinden daha iyi ya da kötü değildir; yalnızca birbirinden farklıdır. Globaller, yalnız ya da öğretmenle çalışmak yerine arkadaşları ile çalışmayı tercih ederler, ödevlerini kendi bildikleri yoldan yapmak isterler, yönergelere uymaktan hoşlanmazlar. İlginç olan şudur ki 145 ya da daha yüksek IQ’ ya sahip olan çocukların çoğunluğu globaldir. Diğer yandan ise birçok başarısız öğrenci de globaldir. Üstün globaller ile başarısız globaller arasındaki farkı yaratan ise genellikle motivasyon ve algısal tercihler(görsel, işitsel, dokunsal, kinestetik) olmaktadır."
"Bilgiyi işleme (global ve analitik) stillerinin süreç içinde değişebildiği görülmüştür. İlköğretim çağındaki çocukların çoğunluğu globaldir; ancak büyüdükçe ve okulda geçirilen zaman arttıkça bazıları daha analitik olurlar."
"Uzun yıllar boyunca öğretmenler, öğretilmesi gereken her şeyi doğrudan kendileri öğretmeyi denediler, bilgiyi almada başarısız olan öğrencilerin de dikkatlerini vermediklerini düşündüler. Ancak öğretmenin kalitesi ne olursa olsun, bazı öğrenciler bir yetişkinden öğrenirken kendilerini rahat hissetmezler. Bu tarz öğrenciler için yalnız ya da arkadaşları ile çalışmak bir öğretmenle çalışmaktan daha iyi olabilir. Araştırmalar, öğrencilerin sosyal tercihleri belirlendiğinde ve buna uygun şekilde öğretildiklerinde sınavlardaki başarılarının önemli derecede yükseldiğini göstermiştir. Doğrusu istenirse, üstün çocukların çoğunluğu yalnız çalışmayı tercih eder."
"Öğrenciler yeni bir konuyu kendi algısal tercihlerine göre öğrendiklerinde, bu konuyu hatırlama oranları, en az tercih ettikleri yöntemle öğrendiklerindeki hatırlama oranlarından önemli ölçüde yüksektir."
"Öğrenme stili, kişinin imzası kadar kendine özgüdür. Öğrencilere, kendi öğrenme stillerine uygun bir eğitim sağlandığı zaman daha iyi öğrendikleri, hatırladıkları ve eğlendikleri görülür."
" Öğrenme stilinin 4/5’i genetiktir; geri kalanı ise deneyimle şekillenir. Ses, ışık, ısı, oturma düzeni, algısal tercihler, yeme-içme ihtiyacı, zaman ve hareket gibi etkenler biyolojiktir. Sosyal tercihler, motivasyon, sorumluluk ve yapılandırma ihtiyacı ise daha gelişimseldir. "
"Birçok öğretmen disiplin sorunu ile karşılaştığında sınıflarındaki oturma düzenini değiştirir. Bir öğrenciyi öğrenme ortamını değiştirmeden bir sandalyeden diğerine almak Rus ruleti oynamak gibidir. Asla ne olacağını bilemezsiniz."
"Yaptığımız araştırmalarda gördük ki okulda başarısız olan öğrencilerin çoğunluğu dokunsal ya da kinestetik olanlar. Bu çocukların bilgiyi edinme ve saklama yolları; ilgili materyalleri kullanma ve aktivitelere katılmayı içeriyor. Klasik sınıf ortamında ise daha çok görsel ve işitsel çocuklara hitap eden aktiviteler yapıldığı için, bu öğrencilerin öğrenmesi engellenmiş oluyor. Ayrıca akademik olarak grubun gerisine düşmeye başladıklarında kendilerine olan güvenlerini kaybediyorlar.
2007 © Tüm hakları saklıdır.